Kargaşa içindeki Napolyon Avrupası'nın ortasında, olağanüstü bir yeteneğe sahip Antonin Carême adında bir yetimin tek bir arzusu vardır: Kendini dünyanın en ünlü şefine dönüştürmek ve Gastronomiyi yeni bir sanat olarak asil bir mertebeye yükseltmek. Ancak bunu başarmak için kendini şeytanın vücut bulmuş haliyle bir anlaşma yapmak ve politikayı sanatla aynı seviyeye koyan Makyavelist bir kişinin hizmetinde casus olmak zorunda bulur: Talleyrand. Gerçek bir hikâyeden uyarlanan Carême, bizi mutfakların yoksulluğu ve titizliği ile özel otellerin zenginliğinin yan yana geldiği, gerçek duyguların ikiyüzlülükle zedelendiği ve manipülasyonun hüküm sürdüğü bir dünyaya sürüklüyor.